Antik Ermeni Dini
Ermeni dini ve mitolojisi, Ermenilerin Hıristiyanlığı kabulünden önceki ve Hıristiyanlığı kabul ettikleri erken dönemlerdeki, Hıristiyanlık dışı inanış, gelenek ve mitoloji bütününü ifade etmektedir. İlk dönemlerde kendine özgü karakterlerini korumakla birlikte Asyalı diğer kavimlerin ve çeşitli Anadolu uygarlıklarının inanç ve mitolojilerinden etkilenen Ermeni dini ve mitolojisi zamanla özellikle Perslerin etkisinde kalmış ve özellikle Zerdüştlüğü kendi farklı inanç, gelenek ve mitolojik yapısına adapte ederek benimsemiştir.
İlk Dönemler
Ermenilerin ataları Anadolu’ya yaklaşık olarak MÖ ikinci binyılın ortalarında gelmiştir. Hint-Avrupa dil ailesinin, Trako-Frigya dillerini konuşanlarla akraba olan bu toplulukların diğer ilgili topluluklara benzer bir inanç yapısına sahip olduğu tahmin edilmektedir. Zamanla çoğunluğu Asyalı kökenli çevre kavimlerin kültürünün etkisinde kalan Ermeni kültürü, özellikle Hitit kültüründen etkilenmiştir. Örneğin Ermeni dini ve mitolojisinin önemli figürlerinden efsanevi kahraman Tork ile Hitit mitolojisindeki Tarhundas gibi.
Ermenilerin yoğunlukta oldukları Van ve Muş dolaylarında eski Ermeni inanışlarına dair çeşitli ipuçlarına rastlanmıştır. Bulgular Ermenilerin Urartu kültürü etkisini de barındırdığını ortaya koymaktadır. Örneğin, Muş dolaylarında kült merkezi bulunan tanrı Vahagn’ın Urartu mitolojisindeki tanrı Teişeba’nın çoğu özelliğini asimile etmiştir.
Sonraları
Ermeniler ilk önce Medler tarafından yaklaşık olarak MÖ 583 yılında daha sonra ise Persler tarafından fethedilmişlerdir. Her iki kültürden de etkilenen Ermenilerin daha sonraki dönemlerde dini anlamda odakları Zerdüştlük olmuştur. Strabo (Geography 11.13.9, 11.14.6) Ermenilerin ve Medlerin aynı dinî ritüelleri ve gelenekleri takip ettiğini ki bunun Perslerinkiyle aynı olduğu ve aslında Perslerin yaşam tarzının kaynağının da Medler olduğunu yazmaktadır.
Her ne kadar Ermeni dini ve mitolojisi büyük oranda Zerdüştlüğün etkisi altına girse ve dinî terminoloji, motifler ve figürler büyük oranda değişse de Ermeni dini ve mitoloji kendi farklılık ve bağımsızlığını da korumuştur. Öyle ki Hıristiyanlığın gelişiyle birlikte eski tapınaklar ve eski dine ait her şey yıkılmaya başlandığında, dönemin Sasani İmparatorluğu’na kaçan bazı Zerdüşt inancı bazlı inanca bağlı Ermeniler İran’daki inancın kendi inançlarına olan farklılığı sebebiyle pek iyi uyum sağlayamamışlar ve zamanla Ermeni halkının ezici bir çoğunluğu Hristiyan olmuştur.
Ermeniler Zerdüştlükteki yaratıcı ve tek tanrı Ahura Mazda’yı “Aramazd” olarak anarak tapınmaktaydılar. Aramazd’ın ana kült merkezi Ani’deki bir tapınakken, Semitik Ba'al Şaminkökenli Barşamin’in de Ani yakınlarındaki bir köyde küçük bir tapınağı bulunmaktaydı. Din tarihçileri genellikle Ermenilerde ikisinin birbirine çağrışım yapmasının bunun sebebi olabileceği yorumunu getirmişlerdir. Nitekim Kapadokya yakınlarında bulunan bir kitabede Bel (Baal) ile Mazda dininin evlenişi tanımlanmıştır.
Aramazd’ın yanı sıra tapınılan daha küçük tanrılar da vardı. Bu tanrı ve tanrıçaların belki de en göze çarpanı Pers mitolojisindeki Anahita’nın Ermeni mitolojisindeki dengi olan Anahit idi. Artaxata gibi çoğu antik Ermeni sitelerinde rastlanan kızıl balçıktan yapılmış heykelciklerde betimlenenin de olduğu düşünülmektedir. Zerdüştlüğün barındırdığı dualistik yön Ermeni inancında da mevcuttu. Ahura Mazda karşısındaki daha güçsüz ama bağımsız olan düşman ve şeytanî ruh, Zerdüştlükteki Angra Mainyu ve daha sonraları Ehrimen Ermenice’de iki farklı şekilde anılırdı: Arhmn ve Haramani.
Ermeni tapınakları sık sık kült heykelleri barındırmaktaydı. Bu tip tapınaklara Ermenice bagin yani “tanrının mekânı” denirdi. Tüm Ermeni tapınaklarının, diğer Zerdüştlük odaklı tapınaklar gibi, ateş sunakları bulunurdu. Zerdüştlükte çok önemli bir yere sahip ateş sunağı ve temel aldığı ateş, ışık gibi kavramlar Ermeni dininde de paralellik arz etmekteydi ve kavramlara inanış ile ortaya konan ritüeller temelde aynıydı. Bunların dışında Ermeniler İran Yeni Yılını ve kış ortasındaki ateş şölenini de kutlarlardı.
4. yüzyılda Aydınlatıcı Gregor'un Kral Tiridates'i Hristiyan yapmasıyla birlikte eski Ermeni dinine ve mitolojisine karşı büyük bir yıkıma başlanmıştır. Tapınakları ve eski din ile ilgili diğer motifleri yıkmak amacıyla silahlı bölükler ülkeye yayılmıştır. Eski dinin çoğu yüksek dereceli rahibi yeni inanca geçmektense Sasani kralı himayesine girmeyi yeğlemiştirler. Bununla birlikte bunların sayıları çok küçüktü ve Sasani İmparatorluğu altında da barınamadılar: İran’daki inanç her ne kadar temelde aynı olsa da Ermeni inancıyla büyük oranda farklılık arz etmekteydi. Bununla birlikte Orta Çağyazarları Arewordik yani “güneşin çocukları” olarak anılan ve hâlâ eski inanca inanan bir Ermeni topluluğundan söz etmişlerdir. Fakat bu mezhep veya topluluk da bugüne kadar ulaşamamıştır; bugün Ermeni topluluğu içerisinde bu tip bir mezhep yer almamaktadır.
Her ne kadar Hıristiyanlık büyük bir yayılma gösterse de Ermeni inanç, gelenek ve mitolojisi Ermenilerce inanılan Hıristiyanlığı ve ilgili motifleri büyük oranda etkilemiştir. Bugün Ermeni Kilisesi ve folklorundaki çoğu motif ve inanışın izi antik Ermeni dinine kadar sürülebilmektedir. Örneğin çağdaş Ermeni folklorunda yer alan Grogh yani “yazıcı”nın kökeni , kâtiplik sanatının tanrısı ve semavi kayıtların koruyucusu olduğuna inanılan tanrı Tir’e dayanmaktadır.
Post A Comment
Hiç yorum yok :