Anadolu Merkezli Dünya Tarihi-Eşcinsellik
Eşcinsellik
Avcı ve toplayıcı toplumlarda ve onların dini olan Şaman dininde eşcinsellikle ilgili bilgi yoktur. Kabilenin büyücü- hekimleri olan Şaman din adamları özel insanlardır. Ölülerle, Tanrılarla, doğa ruhları ile iletişime geçebilme yeteneğine sahiptirler. Kabilenin sayılan, korkulan, gerek duyulan, olmazsa olmazlarıdırlar. Şaman din adamı kendi ruhunu göğe yükseltebilir veya yerin derinliklerine indirebilir, buralardaki ruhlarla iletişime geçebilir ve onları kontrol edebilir. Genellikle bir ateşin veya bir ağacın etrafında dönerek ve gizemli ruhları sihirli sözcüklerle çağırarak trans haline geçer. Doğa ruhları ile birleştikten sonra onlara gerekeni yaptırır, yaptırabildikleri içinde hastalıkların tedavisi de vardır. Şaman gizemli ayinlerini, genelde kabile üyelerinin girmesinin yasak olduğu kendine ait bölgede yapar.
Şaman din adamları sık sık aynı anda hem erkek hem kadın olmaya çalışır, böyle görünecek şekilde giyinirler. Kabilenin her iki cinsi üzerindeki güçlerini arttırmak için ve tüm cinsleri temsil ettiklerini göstermek için böyle giyinmiş oldukları düşünülmektedir. Şaman din adamının hem kadını ve hem de erkeği temsil etmesi ileride enteresan gelişmelere yol açacaktır. Din adamlarının cinsiyetsizliği fikri, insan adetlerine girmiştir. Buradan hadım olan din adamları çıkacaktır. Tabii ki hadımlık kurumunun tek nedeni bu değildir. Ama bu da bir nedendir. Cinsiyetsiz Şaman din adamlarından, cinsiyetsiz tanrılar türeyecektir.
Tarihte Şamanizm ile homoseksüelliğin kurumsal bir bağlantısı olup olmadığını anlamak çok zordur. Ulaşabilinen tek araştırma Sibirya’daki Chukchilerde yapılmış olan ve Sibirya Şamanlığının etkilerini araştıran bir çalışmadır. Şamanist guruplar hızla yok olduğu için bazı Şaman toplumlar koruma altına alınmışlardır. Ancak çevrelerindeki bozucu etkilerden tamamen soyutlandıkları düşünülemez. Chukchilerde yapılmış olan çalışma 19.yy sonlarına ve 20 yy. başlarına aittir.
Herhangi bir Chukchi delikanlısı 16 yaşına geldiğinde, aniden, erkek olmayı bırakıp, kendinin kadın olduğu fikrine kapılabilir. Bu bütün delikanlılar böyle yapar demek değildir, bazıları böyle yapar demektir. Kadın elbiseleri giyer, saçlarını uzatır, kadınlara ait işlerle meşgul olur. Bu cinsel kimlik değişimi, daha önce bu değişimden geçmiş olan çok sayıdaki kabile üyesinden teşvik ve himaye görür. Ve ilahi bir hal olarak tefsir edilir.
Bir erkeğin kadınsılaşması üç aşamada olur. En başta saçlar ve baş düzeni kadınsı stillerde yapılır. İkinci aşamada kadın elbiseleri giyilir. Buraya kadar olanlar bir Şaman toplumda olabilir bir durumdur. Örneğin Şaman hekimler özellikle tedaviye yönelik ritüellerini böyle yaparlar.
Cinsel kimlik değişiminin en belirgin özellikleri üçüncü aşamada ortaya çıkar. Şaman cinsel kimliğin değişmesini sağlayan ruhların yardımı ile birçok kadın becerisi kazanır. Kadın gibi konuşur, kadınlara özgü bedensel zayıflıklar ve zarafet gösterir. Erkek bedeni içinde bir kadın olarak ortaya çıkar. Daha ileri aşamalarda bir erkekle anlaşıp, onu kulübesine alıp, birlikte yaşamaya başlar. Kendisi seksüel olarak kadın rolündedir ama yönetim tamamen ondadır. Anlaştığı koca rolündeki erkek onun çizdiği çerçeve içinde görevlerini yaparak yaşar. Kendisi ve anlaştığı kocası, bu olağanüstü değişimi sağlayan ruhların koruması altındadır. Ama çok dikkatli olmalıdır. Bu ruhsal koruyucuları kızdırmadan yaşamalıdır. Kabilede bu değişimi yaşamamış olan diğerleri ondan korkarlar ve uzak dururlar. Bazen bu eşcinsel ilişki daha değişik bir hal de alabilir. Bu ikiliye bir kadın da ilave olabilir. Yani, bir erkekle işe başlayan kabile üyesinin gerçek bir kadın eş aldığı da olur. Bu durumda üçlü bir düzen kurulmuştur.
Bu kabilede yaygın olarak görülen bu homoseksüel düzen şüphesiz ki kabilenin kendi gelenekleri ile ilgili olmalıdır. Bazen bizzat Şaman din adamı da bu yoldan geçmiş olabilir.
Yukarıdaki örneğe bakılarak, Şaman topluluklarda homoseksüelliğin kurumsallaştığı söylenemez. Birçok kültürde zaman zaman da olsa yüceltilen eşcinsellik Şamanist toplumlarda yüceltme veya kutsiyet taşımamıştır. Zaten, avcı ve toplayıcı toplumlardan elde edilebilen diğer veriler bu topluluklarda homoseksüelliğin kurumlaşamayacağını göstermektedir. Avcı ve toplayıcı toplumlarda ve daha sonra göçebe toplumlarda kadın ve erkek birlikte yaşamakta, faaliyetlerin büyük birçoğunu birlikte yürütmektedirler. Aile yaşamı kadın erkek birlikteliği üzerine kurulmuştur. Kadın ve erkekler birbirlerinden uzun süre ayrı kalmazlar. Avcı ve toplayıcı toplumda cinsi bir taassup yoktur.
İnsan yaşamı 30 yılın altındadır, kadınların iki doğum arasındaki süresi 4 yıl civarındadır. Besin azdır, koşullar çetindir. Yapılması gereken mümkün olduğu kadar çabuk ve çok çoğalmaktır. Bunun için misafirlerden gelecek döllere bile ihtiyaç vardır. Kadın sıkıntısı olan topluluklarda, bütün erkek kardeşler aynı kadınla evlenerek, kız verilen yerden kız alınarak, yabancı kabilelere yapılan baskınlarda kadınlar ve çocuklar kaçırılarak, ölen birinin karısı hemen aile içinden biri ile evlendirilerek bu sıkıntı giderilmeye çalışılır.
Avcı ve toplayıcı toplumların hayatı incelendiğinde, bu kitabın yazarları, Şamanist toplumda kurumsal olarak eşcinsellik olmadığı fikrine varmışlardır. Tabii, münferit temayüller olabilir. Yine, elde yeterli bilgi bulunmamasına rağmen, münferit eşcinsellik olaylarının Şamanist toplum tarafından biraz tedirginlikle karşılandığı ama cezalandırılmadığı düşünülebilinir.
Hayvanlarla yapılan cinsi münasebetin kayıtları yoktur. Ancak bu günkü toplumda da yaygın olan bu anormalliğin, geçmişte de olmamış olması düşünülemez. Kurttan, geyikten, kaplumbağadan vs doğan çocuklar gibi pek çok efsanenin konusu hayvan ile insan arasındaki cinsi birleşmedir. Efsaneler, toplumların yaşam tarzını ve olayların nasıl gelişmesini istediklerini anlamamız bakımından önemlidir. Efsaneler, yaşam tarzlarının büyülü bir perdeye, bir hayal perdesine aktarılmasıdır. Zaten bugün bile hayvanlarla yapılan cinsi birleşmeler, özellikle kırsal kesimde, düşünülenin ve bilinenin çok üzerindedir. Daha hayret verici olan ise, bunun toplum tarafından fazla yadırganmamasıdır. Erkek çocuklar arasında hayvanlara yapılan cinsi tecavüzler, ballandıra ballandıra anlatılır. Bunu dinleyenler ise, yüzlerinde hoş bir tebessüm ile dinlerler. 21. yüzyıla sarkan, böyle bir sapıklığın, çok eskiye dayanan kökleri olmalıdır.
Avcı ve toplayıcı toplum, kendini diğer canlılardan ve bu arada hayvanlardan çok farklı görmez. Hatta hayvanların pek çok yönünün kendinden üstün olduğunu da bilir. Zaten, onun atalarının biri de bir hayvandır. Bu durumda, onun mantığı ile hayvanlarla cinsi birleşmede bulunmasında ters bir taraf yoktur. Tabii bu söylenenlerin bir tahminden ileri gidemeyeceği aşikârdır.
Post A Comment
Hiç yorum yok :