Mitoloji

[Mitoloji][bleft]

Türk Tarihi

[Türk Tarihi][twocolumns]

Anadolu Merkezli Dünya Tarihi-Mısır Dini

Mısır Dini

Ptah
Mısır ‘da uygarlık kuran toplulukların, ilk dinleri, tabii ki Şaman dini idi. Aileler, toprağa yerleşip, nomlar şeklinde organize olunca, Şaman dininin bir uzantısı olarak, her nomun kendi Tanrıları oluştu. Nomlar da, Tanrı atalarının adları ile anılmaya başladılar: Timsah nomu, Ceylan nomu, Koç nomu, Şahin nomu, vs... gibi. Şaman dininin uzantısı olan hayvan kültü, Mısır’da, tarihinin sonuna kadar sürdü. Menfis’te Tanrı Phtah’ı temsil eden Apis öküzüne, Thinis’de Tanrı Horus’u sembolize eden Şahine hep tapılmıştır. Tanrı ve Tanrıçaları, hayvan biçiminde veya yarı insan yarı hayvan şeklinde düşünmek ve betimlemek genel adettir. Tabii zaman ile nomun siyasi etkinliğine paralel olarak, nomun Tanrısının da önemi artmış veya azalmıştır. İlk birlik kurulduğunda, başkent aşağı Mısır’daki Menfis olunca, Menfis’in Tanrısı Phtah da ilk yaratıcı Tanrı olmuştur.

Phtah, dünyanın, Tanrıların ve insanların yaratıcısı olarak ilan edilmiştir. Daima kuvvetli nomların Tanrıları, nom sınırlarını aşarak tüm Mısır’ın Tanrıları haline gelmiştir. Menfis’ te Phtah, Heliopolis’te Ra, Abydos’da Osiris, Thinis’de Horus, Teb’de Amon böyledir. Siyasi birliğe doğru adım atıldıkça, Tanrılar arasında bir ilişki kurulması kaçınılmazdı. Böylece bazı nomların Tanrı ve kültleri, nom sınırlarını aşarak, tüm Mısır’ın Tanrıları haline gelirken, Mısır dini de gelişiyordu.


Nun
Siyasi gelişmeler ve dini gelişmeler at başı gitmişlerdir. Bazen siyasi gelişmeler, bazen de dini gelişmeler öne geçmiştir. Ancak daima etki- tepki şeklinde, bir tekerleğin yuvarlanması gibi, siyasi ve dini birlik bir arada gelişmiştir. Din adamları, düşünürler, bir süreç içinde, adım adım Mısır dinini geliştirmişlerdir. Din adamlarınca yapılan sentezler, Tanrılar arasında kurulan ilişkiler, dinin geliştirilmesi çabaları, yeni uyarlamalar, daima iki süzgeçten geçerek, yerini bulmuştur. Birinci süzgeç halkın kendisidir. Halk tarafından rağbet görmeyen, ilgi duyulmayan dini sentezler, zaman içinde kaybolup gitmiştir. Doğada meydana gelen mutasyonlar nasıl doğanın koşullarına uyum ile imtihan edilirse, dini düşünceler de, ilk ortaya çıktıklarında halkın fikrî durumu ile imtihan edilirler. Halk almaya hazır değilse, yeni meydana çıkmaya başlayan dini düşünce ne denli eskisinden daha gelişmiş olursa olsun başarılı olamaz. İkinci süzgeç ise siyasi durumdur. Ülkedeki siyasi durumla örtüşmeyen oluşumlar da, yok olup giderler. Böylece Mısır dini de, diyalektik bir süreç sonunda oluştu ve kuvvetli bir kült olarak yerine oturdu.


Atun
Yaratıcılıkla ilgili değişik efsaneler vardır. En yaygın olanında, yaratıcı Tanrı, sulu kaosun içinden, ilk katı cisim olan tepenin üstünde yükselir. İlk olarak, kaosun karanlık suları yani Nun vardır. Bir gün sudan, Ben-Ben denen, bir tepe yükselir. Tepede, ilk Tanrı olan Atum durur. Atum demek her şey ve mükemmellik demektir. Yeryüzüyle birlikte kaostan çıkan ilk tanrıdır. Atum, Şu ve Tefenet adlı çift Tanrıları, mastürbasyon yolu ile veya tükürerek yaratır. Şu hava Tanrısı ve Tefenet nem tanrıçasıdır. Şu ve Tefenet birlikte Geb ve Nut’u, yeryüzünü ve Gökyüzünü yaratırlar. Şu (hava), Nut’u (göğü), Geb’in üzerini (yeryüzünün üzerini) örtecek şekilde kaldırır. Nut ile Geb’in dört çocuğu olur.

Osiris, İsis, Set ve Neftis (Nephthys). Osiris mumya biçiminde tasvir edilir, ölüm Tanrısıdır, öteki dünyanın yöneticisidir. İsis, Osiris’in hem kardeşi ve hem de karısıdır, koruyucu ve büyücü bir Tanrıdır. Set (Seth), üçüncü kardeş, hayvan başlı bir insan olarak betimlenir. Düzensizliğin Tanrısıdır; çöllerin, fırtınaların ve savaşın Tanrısıdır; Babil sonrasında görülecek olan Tanrı Baal’e çok benzer. Neftis (Nephthys), İsis’in kız kardeşidir. Koruyucu bir tanrıçadır.


Set
Osiris ve İsis’in bir oğulları olur: Horus. Horus, Şahin başlı, insan vücutlu bir Tanrı olarak betimlenir. Başının üzerinde iki taç taşır. Gökyüzünün Tanrısıdır ve Mısır’ın ilk devlet Tanrısı olmuştur. Dokuz Tanrıdan oluşan bu guruba Heliopolis dokuzlusu denir. Mısır devletinin kurulmasından sonra, hiç önemini kaybetmeyen ve halk tarafından en çok tutulan kült ise Osiris, İsis kültü olmuştur. Yukarıda anlatılan yaradılış efsanesinin devamında, Osiris bitki dünyasının tanrısıdır. Hatta adı bazen buğday ve arpa olarak geçer. Osiris, aynı zamanda yeryüzünün kralıdır. İsis de onun kraliçesidir. Osiris iyi bir kral olarak senelerce yeryüzünü yönetir. Tanrı Set de kardeşi Osiris'i kıskanarak, dünyaya hükmetmek ister.



Set’in Osris’e olan öfkesi gittikçe büyür ve sonunda kardeşi Osiris’i öldürür. İsis, Osiris’in ölü bedeni üzerinden Horus’a gebe kalır. Seth, tekrar canlanmasın diye Osiris’i parça parça edip, aynen buğdayın veya arpanın tane tane olup, harmanda dağılması gibi, parçaları darmadağın eder. Seth, düzeni bozmuştur. İsis, hep kocası Osiris’in parçalarını toplayıp, onları birleştirmeye çalışır. Osiris yeraltına iner ve işte, bundan sonra Osiris öteki dünyanın Tanrısı olur. Set (Seth) ise dünyanın kralıdır. Osiris ile İsis’in oğlu Horus, büyür ve sonunda Set’i yenerek, tacı alır, düzeni tekrar kurar. Bundan sonra Horus yeryüzünün Tanrısı olur, Osiris ise yeraltının tanrısıdır.

Kadim ve antik kültürlerde tıp ve din, din ile büyü, her türlü tısım, muska özetle tüm okült etkinlikler birbirinden ayrılamaz. Gizemli her şey iç içedir. Hayatı yaratanlar ve ölümü veren güçler aynıdır. Yaşam ve ölüm iç içedir ve reddedilemez gerçeklerdir. Sağlık ve hastalıktan da Tanrılar sorumludur. İyi Tanrılar sağlıklı yaşamdan kötüler ise hastalıktan sorumludurlar. Kişi olarak veya toplum olarak yaptığımız yanlışlar iyi Tanrıları kızdırıp bize yüz çevirtebilir. Onların etki alanı kalkınca meydan kötülere kalır. Tedavi için Tapınaklarda usulüne uygun ritüellerle onların yardımı istenir ve onların gösterdiği yol ve yöntemlerle hastalığın tedavisine çalışılır. Şifacı ve eczacı Tanrıçalar vardır. Tedaviye yönelik karmaşık bir sistem kurulmuştur. Sümerlerde Ninhursag, Babil’de İştar aynı zaman da sağlık tanrıçalarıdır. Mısır’da Tanrıça İsis aynı zamanda hekimdir. Bu Tanrıçaların hizmetinde kadın rahibeler bulunur. Rahibeler, Tanrıçadan aldıkları güçle şifa dağıtır, hastaları tedavi ederler. Erkekler bu hizmete yapabilecek yetkiye sahip olmak için erkeklik organlarını dibinden kesmek zorundadırlar. Şifa yetkisine sahip olmak kadınlara mahsus bir özelliktir ve erkeklerin erkek olarak yetki alanı dışında kalır.

Tedavinin gücü bu rahibe hekimlerin bildiği büyülü ilaçlar ve maddelerle, dua ve muskalarla tam anlamıyla büyü ve din karışımı yöntemlerle uygulanırdı. M.Ö. 3000 yıllarında Sümer’de, Mısır’da ve her yerde tedavilerin hemen hemen tümü, bu kutsal rahibelerin elinde idi. Rahibeler tıp konusunda bilinen en eski reçetelere ve çakmak taşından yapılmış tıbbi aletlere sahiptiler. Rahibeler dışında halk arasında da kadın şifacılar vardı. Ebelik ise tamamen kadınların inhisarında idi. Bu asil kadınların pek iltifat etmediği bir işti. Tapınakların dışına çıkarılan ilk tıbbi müdahale ebeliktir. Halk arasındaki şifacı ve ebe kadınlar da yeterince dua ve mistik söz bilir ve bu konuda eğitilirlerdi. Sümerlerde ve Mısırlarda bunların eğitim aldıkları bilinmektedir.

Görüldüğü gibi, Mezopotamya’da hastalıklara bakış din ve dolayısı ile büyü etrafında şekillenmişti. Ağrılar işlenen günahlara verilen cezalar olarak yorumlanırdı. Herhangi bir yasayı çiğneyen kişi tanrıların korumasından yoksun kalıp, hastalık taşıyan kötü ruhlara hedef oluyordu. Hastalığın tedavisi için en yaygın çözümlerden biri hastanın işlediği günahı itiraf etmesiydi. Bu itiraf sonucu, hastalıkların vücudu terk edeceğine inanılırdı.

Sümerlerde yaşam kaynağı olarak kan kabul edilirdi. Karaciğer ise kanın toplandığı organ olarak yaşam merkeziydi. Genellikle sâri hastalıklar biliniyordu. Yasalar hekimlerin çalışma şekillerine karışmışlardı. İleride kanunlara bakarken bu konuda örnekler bulunacaktır.

Mısırda büyü, Mısır dininin en önemli özelliğidir. Genelde Mısırlıların dinsel-büyüsel ayinleri, bereket sağlamaya ve ruhun öteki dünyadaki yaşamının korunmasına yönelikti. İşin bu kısmı, resmi din çerçevesinde kabul gören, bir nevi iyi büyü (ak büyü) olarak kabul edilmiştir.

Politik düşmanın yenilmesi ve hatta yok edilmesine yönelik gizli amaçlı büyüler olduğunu da bazı metinler ve tarihi kayıtları açığa vurmaktadır. En çok rastlanan gizli amaçlı büyüler rahiplerin politik güç kazanmalarına yönelik uygulamalardır. Doğal olarak, politik güç peşinde koşanların ve iktidarı ele geçirmek isteyenlerin, büyü gücü yüksek olduğu kabul edilen bazı rahipleri yanlarına alması gerekiyordu. Bu tip büyüler resmen istenmeyen “ kara büyüler “ di.

Mısır dininde belirli koşullar altında ruhun bedene döneceği inancı esastı. Ruhun ilahi güçlerin tayin edeceği zamandan önce dönmesi de, döndüğünde yerleşecek bedeni ve gereksinimlerini karşılayabileceği şeyleri bulamaması da bir felaketti. Ruhun öbür dünyadan memnun kalıp vakitsiz dönmemesi için özenle hazırlıklar ve ayinler yapılırdı. Serseri ruhlar her ne kadar büyü işleri ile uğraşanların kullandıkları ruhlarsa da ortalıkta olmaları korkutucu idi.





Post A Comment
  • Blogger Comment using Blogger
  • Facebook Comment using Facebook
  • Disqus Comment using Disqus

Hiç yorum yok :


Dinler Tarihi

[Dinler Tarihi][bsummary]

Antik Tarih

[Antik Tarih][list]

Video

[Video][threecolumns]

Dünya Tarihi

[Dünya Tarihi][grids]