Mitoloji

[Mitoloji][bleft]

Türk Tarihi

[Türk Tarihi][twocolumns]

Anadolu Merkezli Dünya Tarihi-İnsanın yaradılış miti

İnsanın yaradılış miti


“ Davar ile Tahıl “ ve “ Enki ile Ninmah “ adlı şiirler bize insanın evrendeki rolü hakkında bir ipucu verir. Tanrıların beslenmesi için görevlendirilen ikincil tanrılar görevlerini iyi yapmazlar ve hatta bazen unuturlar. Kendi ihtiyaçları için çalışmak zorunda kalan daha yüce tanrılar yorgunluktan bitap düşerler ve Enki’ye çözüm bulması için giderler. Ayrıca bütün tanrıları “ doğuran anne " Nammu bilge Enki’den bu duruma bir çözüm bulmasını istemektedir. Ninmah, Nammu'nun bedeninden bir miktar balçık (ap-su) sökülüp getirir.
Nammu’dan balçığı almak çocuk doğurtur gibi olmuştur. Ninmah’ın bu başarısının kutlandığı törende, Enki ve Ninmah sarhoş olurlar. Ninmah bu kutsal balçıkla oynarken tuhaf yaratıklar meydana gelmeye başlarlar.

Birisi doğurma yeteneği bulunmayan kısır bir kadın, diğeri ise hadım bir erkektir. Enki bu iki yaratığın kaderini, görevlerini belirler. Kısır kadının yeri tapınak görevlisi, hadımın yeri ise kralın hizmetlisi olmaktır.

(Ninmah) erkeklik organından yoksun,
Kadınlık organından yoksun bir varlık yaptı.
Erkeklik organından yoksun,
Kadınlık organından yoksun bu varlığı gören Enki,
Onun yazgısını
Kralın önünde durmak olarak belirledi.

“ Eski Yaratılış İlahilerinden “ alınan bu satırlarda bahsedilen erkeklik organı olmayan erkek, “ Hadım “ bir kişidir. O zamanlar, farklı ahlakı kuralları nedeniyle, kadınların ve oğlanların seks objesi olarak görülmesi günümüzdeki gibi karşılanmazdı. Antik dünyada hadımlık çoğu kez homoseksüellik ile ilişkilendirilmiştir. Antik dünyada hadım sözcüğü sadece erkeklik organı kesilmiş erkekler için kullanılmazdı. Daha geniş bir anlamı vardı. Efemine homoseksüeller, doğuştan iktidarsız olanlar veya “ celibate ” denilen seksi kendine yasaklayanlar (bakirlik yemini edenler gibi), şimdilerde transseksüel veya dönme dediklerimiz ve iğdişler, hepsine birlikte “ hadım ” olarak adlandırılabiliyordu. Sadece iğdiş edilmişlerin anlaşıldığı hadım tabiri modern zamanlara ait bir anlaşılma şeklidir.

Hadımlar binlerce yıl boyunca çok değişik fonksiyonlarla karşımıza çıkarlar. Ev hizmetlisi, yatak arkadaşı, şarkıcı, Kutsal adam, devlet görevlisi, ordu komutanı, haremde kadınların bekçisi ve hizmetlisi vb.

Kadın ve hadımdan sonra, kalan balçıktan Enki “ insanı ” yaratır. Ninmah bu zayıf görünüşlü yaratıkla konuşmak isterse de yaratık onu anlamaz, uzattığı ekmeği yiyemez. Çünkü çok güçsüzdür. Ninmah, böyle zayıf ve anlamaktan yoksun bir yaratık yarattığı için Enki’ye kızgındır ve insanı lanetler. Bu zayıf yaratığın ismi “ U-mu-ul “ yani " günleri uzak " olur. U-mu-ul yaşlanabilir ve ölümlüdür. U-mu-ul, Ninmah’a, mükemmel dünyada bozgunculuk yapacaktır. Öyle de olur dünyaya ölüm ve kötülük gelmiştir. İnsan şehirleri yıkar, kavgalar çıkarır.

Gılgamış Destanı, insanın tutarlı bir yaşam sürme ve kötülüklerden korunup yücelmesinin arayışı gibidir. Sümer insanının başına gelen her şey tanrıların takdiridir. Dünyada ölüm varsa, bunun tanrılar katında bir sebebi vardır. Gılgamış, kazandığı bütün ün ve güce karşın, ölümün adaletsizliği ve anlamsızlığı üzerine düşünmektedir.

Mezopotamya mitoslarında esas sorun ölümsüz bir hayat peşinde koşmak değil, ölümden sonra dürüst insanların başına gelecek acıklı sondan yani belirsizlikten kaçabilmek dürtüsüdür. Ölümden kaçmak için “ Diriler Ülkesi “ denilen ülkeye ulaşmaya çalışır. Bir sürü badireden geçer Gılgamış ölümün kaçınılmazlığını kavrar. Artık amacı “ ölümsüzlüğü bulmak “ değildir. İnsana bu hayatta düşen pay “ kendi adını ve Tanrıların adını yüceltmektir ”. Çünkü bütün felaketlerin sebebi insanın bilerek veya bilmeyerek işlediği kusurlar ve yaptığı kötülüklerdir. Bu kavram gelecekte bütün tek tanrılı dinlerde karşımıza çıkacak ama zirvesini Hıristiyanlıkta yapacaktır.

İnsan iyi, dürüst ve yasalara saygılı bir hayat sürdüğünden eminse ve buna rağmen başına kötülükler geldiyse, yakınmamalıdır. Bu Tanrıların takdiridir, onların bir bildikleri vardır. Tanrıların iyilik ışığını göstereceğini umarak beklemeli isyana kalkışmamalıdır.

Öldükten sonra dürüst insanları bekleyen son Sümer’de çözümlenmeden kalmıştır. Çünkü “ cennet ” Sümer mitolojisine göre ölümsüz tanrıların yeridir. Sümer’de ölümden sonra ödül (cennet) ceza (cehennem) meselesi net olarak çözümlenmemiştir. Ama bu kavramlara doğru gidişin ipuçları vardır.


Daha ileri zamanlara ait olan ve Akkadça yazılmış destan olan “ Tufan Öyküsünde ” Ut-Napiştim (Ziusudra) çok dindar bir hayat yaşadığı için insanlardan uzakta da olsa bir adada ölümsüzlükle ödüllendirilmiştir.
Post A Comment
  • Blogger Comment using Blogger
  • Facebook Comment using Facebook
  • Disqus Comment using Disqus

Hiç yorum yok :


Dinler Tarihi

[Dinler Tarihi][bsummary]

Antik Tarih

[Antik Tarih][list]

Video

[Video][threecolumns]

Dünya Tarihi

[Dünya Tarihi][grids]