Mitoloji

[Mitoloji][bleft]

Türk Tarihi

[Türk Tarihi][twocolumns]

Anadolu Merkezli Dünya Tarihi-Holocene


Holocene


Holocene dönemi diye, dünya ikliminin son 10.000 yılına denir. İnsanların bugün medeniyet dediği ve hala içinde yaşadığı evre, tümüyle, Holocene dönemi içinde gerçekleşmiştir.

Holocene döneminde, önemli bir coğrafi değişiklik olmamış, ancak, iklim değişiklikleri olmuştur. Holocene içinde periyodik ısınma ve soğumalar vardır. Daha önce bahsedilen, Younger Dryas dönemine gelene kadar küresel ölçekte olan iklim değişiklikleri, bundan sonra, bölgesel olmaya başlamıştır. Bunda, ısının güney yarım küreden kuzey yarım küreye doğru akması ve güney yarım kürede olan değişikliklerin faz farkıyla kuzeyi etkilemesi de etken olmuştur.

Holocene döneminin optimum olduğu zamanda, dünyanın ortalama sıcaklığı, bugüne göre 0,5 ile 2 derece santigrat daha sıcak seyretmişti. Ama bu sıcaklık artışının dünyanın her yerinde üniform olduğu söylenemez. Sıcak artışı M.Ö. 7000 ile M.Ö. 3000 yılları arasında gerçekleşti. Bu sıcak dönemi, genel bir soğuma, “ minör buzlanma “ izlemiştir. M.Ö. 3000 lerde başlayan bu soğuma, sıfırlı yıllara (B.Ö. 2000) kadar sürmüştür. Sıfırlı yıllarda, artık dünyanın iklimi tamamen bugünkü iklime benzer hale gelmiştir.

Tabii ki sıcak veya soğuk, kurak veya yağışlı dönemlerde bitki örtüsü ve dolayısı ile hayvan varlığı, iklim değişikliğini takiben, değişmiştir. Sıcak dönemlerde, kuzey yarı kürenin kuzeyine doğru çekilen bitki örtüsü, soğumayla beraber güneye doğru yayılmıştır. Bir dönemin ormanlık olan alanları, diğer bir dönemde bozkır veya tundura olmuştur. Tersine, bazen de tunduralar ormanlaşmıştır.

M.Ö. 6000 (B.Ö. 8000) yılında, dünya, buzul çağından çıkıp, Holocene dönemine girdiğinde, Avrupa’daki bitki türlerinde çok büyük değişiklikler olmuştur. Orta ve Doğu Avrupa hâkim bitki örtüsü “ betula “ (huş) ve iğne yapraklı ağaçlar haline gelmiştir.

M.Ö. 6000 li yıllarda, İskandinavya buzullarının son kısımları da kaybolmuş, Kuzey ve Orta Avrupa, günümüzden daha kuru bir iklime sahip olmasına rağmen ağaçlanmıştı. Orta Avrupa’da, önceki döneme göre çok azalmış olmasına rağmen, hala, step ve step – orman alanları mevcuttu. Bu yıllarda pit (turba) oluşumu başlamış ve genişlemişti.

Kuzeydoğu Avrupa’da açık ormanlar vardı. Avrupa ormanlarının büyük bir kısmı (yüzde ellisi) betula (huş) ağaçlarından oluşuyordu. Kafkasya’da ve Anadolu’nun Karadeniz kıyılarında yapraklarını döken ağaçların çoğunlukta olduğu ormanlar vardı.

Akdeniz’de göl seviyeleri bugünkünden daha yüksekti. Bu nedenle, Akdeniz’de bugünden daha nemli bir iklim olduğu söylenebilinir. İber yarım adasının güneyinde M.Ö. 8000 ile 7000 yıllarında, step benzeri bitki örtüsünden meşe ormanlarına geçiş oldu. Meşe ağacı yoğunluğu M.Ö. 7100 ile 6400 tarihleri arasında maksimum seviyeye vardı.

Güney Fransa’da, bugün makilik olan bölgelerde, yaprağını döken ağaçlardan oluşan ormanlar yaygınlaştı. Akdeniz kıyıları, Balkanlar ve Trakya geniş yapraklı ormanlar ile kaplandı. Anadolu’da orman bölgeleri arttı. Orman ve step – orman kuşakları Batı İran ve Kuzey Mezopotamya’ya kadar yayıldı.

M.Ö. 7000 yılında başlayan ve 6000 yıllarında yoğunlaşan bitki artığı bulguları, bu tarihlerde, Sibirya genelinde, büyük bir bitki çoğalmasının olduğunu göstermektedir. Sibirya’nın kuzeyinde büyük ormanlar oluştu. Bu ormanlar deniz seviyesinin düşüklüğünün de yardımıyla, bugünkü sınırlarının çok ötesine kadar uzanıyorlardı. Daha M.Ö. 7000 yıllarında, ormanlar kutup konisinin içine girmişti. Çok zengin bitki örtüsü kuşağının, bugünküne kıyasla daha kuzeye kaydığı düşünülmektedir. Mesic (ince bir sis tabakasının hiç kaybolmadığı nemli çevre) vejetasyon ise bu tarihlerde Orta Asya steplerinin içlerine doğru ilerlemişti. Bu sayede nemi artan Orta Asya’da bitki yoğunluğu ve çeşitliliği artmıştır.

M.Ö. 6000 ile 5000 yılları arasında, son buzul çağının bitişini simgeleyen deniz seviyesi yükselişi ani oldu. Bu esnada, Çin’de Sarı nehir havzasında, deniz, bugünkü kıyı şeridine nazaran 80 – 100 km içeri girmişti. Güney Asya’da ve Afrika’da, bugünküne benzer şekilde, büyük muson yağmurları yağıyordu. Genel olarak, bütün Asya’da göl seviyeleri yükseldi.

Çin’de şimdikinden çok daha sıcak ve nemli bir iklim hüküm sürüyordu. Ormanlık alanlar büyüdü. Orman alanları Orta Asya’nın içlerine kadar girdiler.

Kuzey Çin’in ortasındaki Lös platosu, şimdikinden daha nemli hale geldi. Bitki örtüsünde şimdikine benzer bir gelişme başladı ve sonunda bugünkü durumuna erişti. Bu bölge şimdi 350 mm olan yıllık yağış yerine 460 mm yağış alıyordu ve sıcaklık da 2 derece santigrat yüksek seyrediyordu.

Orta Asya bozkır kuşağında nem artışı, beraberinde vejetasyon artışını da getirdi. Yaz muson yağmurları, şimdiki sınırlarından 300 km içerlere, Moğolistan ve Kuzeybatı içlerine kadar girdi. Orta Asya’nın, bu nemli iklimi M.Ö. 7000 yıllarında başlayıp, M.Ö. 3000 yılına kadar sürdü.

M.Ö. 5000 yılında Moğolistan’ın merkezinde bile nemli bir iklim vardı. Şimdi çöl ve yarı çöl olan yerlerin, o dönemde, step bitki örtüsüne sahip olduğu söylenebilinir.

Sonuçta, Orta Asya’da bozkır ve yarı bozkır kuşakları olsa da, bunlar bitki açısından bugünkünden daha zengindiler. Orta Asya, bu dönemde, yaşamaya uygun bir yerdi.

Holocene ile birlikte yaşanabilir alanlar kuzeye doğru genişlemişti. Büyük Sahara gibi orta-enlemde bulunan ve daha önce üretken olan büyük alanlar çölleşiyordu. Şimdi kurak olan pek çok alanda, Holocene girildiğinde, büyük göller bulunuyordu. Hayvan ve bitki yaşamı, Holocene sırasında fazla evrimleşmedi, fakat bitki ve hayvanların dağılımında önemli değişiklikler oldu. Dünya genelinde, daha önce bölgesel olan soğuk iklim ekosistemleri, yüksek irtifalardaki ekolojik adalarda izole oldular.


Post A Comment
  • Blogger Comment using Blogger
  • Facebook Comment using Facebook
  • Disqus Comment using Disqus

Hiç yorum yok :


Dinler Tarihi

[Dinler Tarihi][bsummary]

Antik Tarih

[Antik Tarih][list]

Video

[Video][threecolumns]

Dünya Tarihi

[Dünya Tarihi][grids]