Mitoloji

[Mitoloji][bleft]

Türk Tarihi

[Türk Tarihi][twocolumns]

Anadolu Merkezli Dünya Tarihi-Ana Tanrıça

Ana Tanrıça

Çatalhöyük ve Hacılarda dini ve sosyal gelişmeyi, duvar tasvirlerinden bir miktar takip edebiliriz. Çatalhöyük’te, doğuran veya doğurganlığı vurgulanmış Tanrıça heykelleri vardır. Bu Anadolu ana tanrıçasıdır. Başı kopmuş olan bir ana tanrıça heykelinin göbek deliğinin içine yabani buğday tohumu yerleştirilmiştir. Çatalhöyük’te bundan 9000 yıl önce yaşamış olan atalarımız döllenmenin ve üremenin bir tohumla gerçekleştiği bilincindeydiler. Tohum toprağa bırakılır gibi kadının karnına bırakılıyordu. Toprak ana, ana tanrıça, üreme, ürün, bereket birleşiyordu.

Tüm Tanrıça figürleri, iki yanlarında bulunan leoparların başlarına dayanmış bir şekilde tasvir edilmişlerdir. Kabartmalarda, kol ve bacaklarını yana açmış veya sadece kollarını dans eder gibi açmış kadınlar vardır. Ayrıca çift başlı kadın figürleri de bulunmaktadır. Çatalhöyük kabartmalarında erkek tasvirleri genelde leopar giysileri içinde avlanırken betimlenmişlerdir. Bu avlanan erkek tasvirleri sayısal çoğunluğu oluşturmaktadır. Çatalhöyük resim sanatının erkeksi bir yönü olduğu kesindir. Resmedilen vahşi hayvanların da erkek olduğu görülür. Boğalar, geyikler erekt olmuş penisleriyle dikkati çekerler. Resimlerde vurgulanan erkek cinsiyeti ile leoparlı koltukta oturan çok güçlü kadın heykeli, erkekle kadın arasında kesin bir çizgiyi belirtir. Son yıllarda, Çatalhöyük’te bulunan büyük memeli, geniş kalçalı, iki kenarında leopar başı bulunan koltuğa ellerini leopar başları üzerine koyarak oturmuş olan ana tanrıça heykeli yanı sıra bir baba tanrı heykeli de bulunmuştur. Baba tanrının penisi yerinde bir leopar başı vardır ve elleri ile dizlerini tutarak oturmaktadır. Bir yanda avlanma ve vahşi hayvanlarla ifade edilen erkeğin mücadeleli dünyası, diğer yanda tarım ve tohum ile yansıtılan kadının üretken dünyası.

Çatalhöyük’te 18 katman yani üst üste yerleşim vardır. Alt katlarda yani eski dönemlerde avcılık ağır basarken, üst katmanlara gelindikçe tarım ağırlık kazanmaktadır. Günlük yaşam ve sosyal durum avcılıktan zaman içinde tarıma kaymaktadır. Alt katmanlarda avlanan erkekler, üst katmanlarda sırtında tohum taşıyan kadınlar. Günümüze yakalaştıkça, tarım ürünleri günlük yaşamda giderek daha önemli bir yer tutmaya başlamışlardır.


Çatalhöyük Anatanrıça
Hacılar’da erkek figürleri Çatalhöyük’e oranla daha azalmıştır. Ancak hala hayvan resimleri erekt haldeki erkek hayvanlardır. Leoparlarla birlikte gösterilen Tanrıça heykelcikleri bolca kullanılmışlardır. Hacılar’da tarım toplumu artık iyice ağır basmaktadır. Buna paralel ana tanrıçanın da önemi artmakta, ana tanrıça en önemli tanrı haline gelmektedir.

Tekrar geriye dönersek, Şanlıurfa’nın 20 Km kuzey doğusundaki Göbekli Tepede, M.Ö. 9600 ile 6600 (B.Ö. 11.600 ila 8600) yıllarına ait yerleşimde, avcı ve toplayıcı bir toplum yaşıyordu. Şamanizm’in ilk hali olan, hayvanlara da tapınılan, bir dinleri vardı. Hayvan Tanrılarının heykellerini yapmış ve tapınaklarına yerleştirmişlerdi. Stonehenge benzeri kaya yerleşimli tapınakları, güneş, ay ve toprak gibi, ilerde ön plana çıkacak olan dini motiflerin, şimdiden Göbekli Tepelilerin dinlerinde de bulunduğunu göstermektedir. Şamanları ve dini ritüelleri (ayin) vardı. İbadet edebilmek için bir araya toplanmaları, manevi değerlere ne denli önem verdiklerini göstermektedir. Tahıl üretimi değil de, dini ayinlerini yapabilmek için yerleşik düzene geçmeye başlamış olmaları enteresandır. Bu yerleşim tarzı, bize, manevi nedenlerle de yerleşik düzene geçile bilinileceğini göstermektedir.

Göbekli Tepede bulunan heykel atölyesi, toplumda iş bölümünün başladığına işaret etmektedir. Şamanlar rahipler haline gelmekte ve aralarından biri başrahip statüsü kazanmaktadır. Manevi liderin aynı zamanda klan reisi olup olmadığı ise belli değildir. Ama bizce, öyle olmalıdır. Demek toplum sınıflaşmaya da başlamıştır. Dini ritüelleri içinde kurban kesmek vardır. Kurban kesimi, Tanrılara verilen bir hediyedir. Beğenilen, önem verilen bir canlı, kurban edilerek, öbür dünyaya, Tanrıların oturduğu manevi dünyaya yollanmaktadır. Verilen hediye kıymetli olmalıdır. Bu nedenle insan da kurban edilir. Başlangıcı itibarı ile insan kurban etmek yamyamlıkla doğrudan ilintilidir. Özellikle çocuk kurban etmek daha binlerce yıl sürecek, günümüze çok yaklaşana kadar devam edecektir. Biz, şimdilik, Göbekli Tepelilerin insan kurban edip, etmediklerini bilmiyoruz. Göbekli Tepe 3 bin yıl boyunca, çevresinde yaşayan avcı topluluklar için, önemli bir dini merkezdi. Bu merkezde gelişecek felsefi yaklaşımlar, mutlaka, topluluklar yerleşik düzene geçtikçe, onları etkilemiş olmalıdır.

Göbekli Tepe yerleşimi daha tam sona ermeden, Çatalhöyük yerleşimi görülür. Daha önce gördüğümüz gibi, M.Ö. 7400 (B.Ö. 9400) yılında veya daha önce başlamış olan bir yerleşimdir. Çatalhöyük‘de tarım yapan bir toplum oturmaktadır. Tabii tarımın yanında, avcılık ta önemli bir uğraş olarak devam eder. Bazı evlerin tapınma mahalleri olarak yani ilkel mabetler olarak düzenlenmiş olması, din konusunda hayli ileri gittiklerini gösterir. Bu mabet evler, resimlerle süslenmiştir, içlerinde heykeller vardır. Ana Tanrıça ve leopar. Ana Tanrıçanın iki yanında leoparlar durur. Dini törenlerde leopar postları giyilir. Çatalhöyük dininde, doğurganlığı simgeleyen kadın, tüm hayvan Tanrıları geçerek birinci Tanrı olmuştur. Ama hayvanlara tapınma devam etmektedir. Artık ruhban sınıfı iyice belirginleşmiştir. Din adamları, tapınma evlerinde yaşarlar. Ölülerin, yaşam ortamına yani evlerdeki kerevitlerin altına gömülmesi, sağların ve ölülerin birlikte, iç içe yaşadıklarını gösteren önemli bir durumdur. Yani manevi dünya belirgin bir biçimde maddi dünyanın yanında yerini almıştır. Öbür dünyaya ait hislerde sevgi hâkimdir. Henüz korku, din ile ilgili hâkim his haline gelmemiştir.

Çatalhöyük’te bulunan bir tanrıça heykelinin ön yüzü alıştığımız ve her yerde bulunan elleri ile göğüslerini tutan ana tanrıça görüntüsündedir. Ama heykelin arka kısmı detaylı bir iskelet görüntüsü vermektedir. Kaburgaları, omurgası, kürek kemikleri, leğen kemikleri ve diğer ayrıntıları ile insan anatomisi sergilenmiştir. Atalarının ölüleri ile birlikte yaşayan Çatalhöyüklüler, yeni ölüleri gömmek için mezarları aça kapata insan iskeletini öğrenmişlerdi. Bu onlara önemli bir anatomi bilgisi verdi. Bundan daha önemli olarak yaşam ile ölümü birleştirdiler. Aradaki bağı kemik olarak algıladılar. Hayatın bir yüzü yaşamsa diğer yüzü ölümdü. Ortada da korkacak hiçbir şey yoktu.

Anadolu’nun dini duygularında sevginin hep korkudan önce gelmesinin ve dinin sevgi üzerine kurulmuş olmasının temellerini Çatalhöyük’te görmekteyiz. İleriki ciltlerde ele alınacak olan bütün Anadolu kökenli dinlerde, Anadolu’da şekillenecek olan Hıristiyanlıkta, Anadolu Aleviliğinde bu hep böyle olacaktır.

Çatalhöyük Boğa boynuzu, duvar panosu..


Kutsal tapınma merkezlerinde bulunan boğa boynuzlarının özel olarak ele alınması önemlidir. Boynuzlu yabani boğa başları duvarlara asılıdır. Pek çok yerde insan yapımı boğa boynuzları vardır. Bazı evlerin sunaklarında pek çok (bir evde 11 adet) boğa boynuzu asılmıştır. Boğa boynuzlarının baba tanrıyı simgelemiş olması olasılığı çok fazladır. Ama sadece o kadar değildir. Tahminlerimize göre, ana tanrıça toprak ile bütünleşince, baba tanrıya da gök ile birleşmekten başka çare kalmamıştır. İnsan başını kaldırıp göğü, başını eğip yeri görmektedir. Nasıl kadın ile erkek birleşip çocuk yapıyorsa, gök ile yer de birleşip tahılları yapmaktadır. Nasıl baba annenin karnına kendi tohumunu koyuyorsa, gökten gelen tohum yere serpilip, yabani bitkilerin üremesine sebep olmaktadır. İnsan eliyle anne karnına, toprağa ekilen tahılların da büyüyebilmesi için göğün yardımı gereklidir. Yağmur, kar yağacak, güneş açacak, gök baba toprağı besleyecektir.

Böylece ortaya baba tanrı ile boğa boynuzunun, gök ile babanın ve boynuzun ilişkilendirilmesi çıkar. Boynuz göğü, yani baba tanrıyı simgelemeye başlar. Bu kavramlar, binlerce yıl devrildikçe soyutlaşır ve bundan yeni kavramlar, yeni semboller türer. Düşünür, gelecekte, boynuzların birleşip hilal şeklini alarak göğü sembolize edebileceğini ihtimal dışında tutmamalıdır. İlerde, güneş bu göğün ortasına yerleşecektir. Daha da ileride belki gök hilal şeklindeki ay ile anlatılacak, boynuzlar ay olunca belki ortasındaki güneş de yıldız olacaktır.

Çatalhöyük örneğinde olduğu gibi Anadolu’da yerleşim hızla gelişirken, kentler ortaya çıkarken, kent kültürü doğarken, din Şaman dininden ağır ağır farklılaşırken, eşitlikçi toplum sınıflaşmanın tohumlarını taşırken, mülkiyet mühürle damgalanırken Mezopotamya’da da kent oluşumları başlamıştı.

Çatalhöyük’teki bir yapının yeniden kurgulanması



Post A Comment
  • Blogger Comment using Blogger
  • Facebook Comment using Facebook
  • Disqus Comment using Disqus

Hiç yorum yok :


Dinler Tarihi

[Dinler Tarihi][bsummary]

Antik Tarih

[Antik Tarih][list]

Video

[Video][threecolumns]

Dünya Tarihi

[Dünya Tarihi][grids]