Hittin Savaşı (M.S. 1187)
I. Haçlı Seferi'nin 1099'da Kudüs'ün Haçlı orduları tarafından ele geçirilmesiyle sonuçlanmasının akabinde bölgede yaşayan Müslümanların en büyük amacı Haçlıları bu topraklardan atmak ve denetimi tekrardan sağlamak olmuştu. Halep Atabeyi Nureddin Zengi'nin (1118-1174) ölümünden sonra bölgedeki İslam toplumları arasında yaşanan kısa süreli kaosu Selahaddin Eyyubi bitirmişti. Selahaddin 1183'te Halep'i, 1186'da Musul'u hakimiyeti altına alarak bölgedeki İslam birliğini büyük ölçüde sağlamıştı.
Hıttin Savaşı'nın Gerçekleştiği 1187 Yılında Eyyubi Devleti'nin Sınırları ve Dönemin Coğrafyası
Aynı dönemlerde Kudüs ve civarını ellerinde tutan Haçlı Krallığı'nda ise iç sorunlar mevcuttu. Kral I. Amalric'in (1163-1174) yerine geçen oğlu IV. Baudouin (1174-1185) daha çocuk yaştaydı. Tahtın vârisi konumundaki kız kardeşi Sibyl'in kocası 1177'de öldükten sonra Sibyl doğuya yeni gelmiş olan Guy De Lusignan ile evlenince, soylular arasında bazı hoşnutsuzluklar ortaya çıktı. Cüzzamlı olan Baudouin'in de 1185'de hayatını kaybetmesinin ardından Guy ve Sibyl'in tahta el koymaları, iktidarda gözü olan Trablusşam Kontu III. Raymond ve diğer bazı soyluların duruma tepki göstermelerini beraberinde getirdi. Hatta Raymond kızgınlığının sonucu olarak Müslümanlarla anlaşarak, topraklarını keşif ve ufak çaplı baskınlar için kullanmalarına izin verdi.
Böyle bir atmosferde Guy, Selahaddin'in gücünden çekinip kendisiyle saldırmazlık anlaşması yaptı. Müslümanlar arasındaki dirlik ve düzeni yeni sağlamış olan Selahaddin için de bu anlaşma mantıklı görünüyordu. Fakat Guy'a daha evvelden bağlılığını bildirmiş olan Chatillon Baronu Reynald, Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasındaki saldırmazlık anlaşmasını hiçe sayarak Mısır'dan Suriye'ye gitmekte olan bir ticaret kervanına saldırdı ve gasp ettiği tüm malları Kerak Kalesi'ne götürdü. Selahaddin ise bu durumdan haberdar olunca hem Guy'dan hem de Reynald'dan malların iadesini talep etti. Ancak Guy'un ve Raymond'un çabaları Reynald'ı ikna etmeye yetmedi. Bunun üzerine Selahaddin Eyyubi de Reynald üzerine sefer düzenlemeye karar verdi.
Hıttin Savaşı Öncesinde Orduların Kullandıkları Güzergâhlar
Selahaddin'in gücünden çekinen Raymond, bir günden fazla sürmemek ve sivil Hıristiyanların zarar görmemeleri taahhüdü karşılığında İslam ordularının topraklarından geçişine ses çıkarmadı. Oğlu El-Melik'ül Efdal'in komutasındaki bir keşif birliğini Akka civarlarına çıkaran çıkaran Selahaddin Eyyubi, Karek civarlarına ordugâh kurdu. Efdal ve kumandanları Akka'dan dönerken onları izleyen yaklaşık 130 kişilik Templar (Tapınak) Şövalyeleri grubu büyük üstadlarının emriyle sayıları hemen hemen 7000'i bulan Müslüman süvarilere saldırma cesaretini ya da çılgınlığını gösterdiler ve kısa bir süre içerisinde etkisiz hale getirildiler. Üstadları Gerrard De Ridefort kaçmayı başardı. Bu olaydan sonra ok yaydan çıkmıştı. Dolayısıyla Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasındaki savaş fiilen başladı.
Eyyubi Devleti'nin Saflarında Savaşan Askerler
(Ortadaki çizim Selahaddin Eyyubi'yi tasvir ederken, sağdaki atlı asker Tavaşileri, soldaki mızraklı asker ise hafif piyadeyi temsil etmektedir. "Tavaşi" kelime anlamı olarak "hadım edilen" manasına gelmektedir. Tavaşiler Eyyubi Devleti'nin temel ve elit birlikleriydi. Ekseriyetle Türk ve Fars kökenlilerden seçilmekteydiler. Barış zamanında da tâlim yapan atlı süvari sınıfını oluşturmaktaydılar. Zırhlı olup, ok atmakta mahirdiler. Hafif piyadeler ise zırh giymezler, kendilerini kalkanları vasıtasıyla korurlardı.)
Selahaddin Eyyubi vakit geçirmeden Raymond'un elinde bulunan Taberiye şehrini kuşattı. Taberiye'yi kuşatırken Raymond'u ve diğer Hısirtiyanları kışkırtmayı gaye edinmişti. Zira Raymond'un karısı şehirde bulunmaktaydı ve kışkırtılacak Hıristiyanlar tahkimatlı korunaklarından çıkarak meydan savaşına girebileceklerdi. Bu yüzden Selahaddin, şehri kolayca ele geçirebilecek gücü olmasına karşın, işi ağırdan aldı. Aynı sıralarda Kral Guy da Raymond ile anlaşarak ortak bir askeri güç oluşturmaya başladı. Temmuz 1187'ye gelindiğinde iki ordu da hemen hemen tüm hazırlıklarını tamamlamıştı. Selahaddin Eyyubi her emiri tek tek görevlendirdi, her birliğe görev taksimatı yaptırdı. Askerlerine teçhizat ile beraber bolca ikramiye dağıttı; savaşı kazanmaları halinde daha fazlasını vereceğini de vaat etti. Yapılan görev taksimatına göre Selahaddin merkez kuvvetleri kendi emrine alıyor, sağ kanadı kumandanı Takiyuddin'e, sol kanadı ise yine diğer bir kumandanı Kök Böri'ye veriyordu. Tarihsel kaynaklar Selahattin'in yaklaşık olarak 30 000 civarında bir asker toplandığını bildirmektedir.
Eyyubi Devleti Saflarındaki Atlı Okçular...
Orduya Gönüllü Katılan Arap Piyadeleri...
Fars Piyadeleri...
Haçlılarda ise vurucu elit gücü sayıları 1500 ila 2000 arasında tahmin edilen ağır zırhlı şövalyeler oluşturmaktaydı. 20 000 piyade ile çevreden toplanan hafif süvariler de Haçlı ordusu içerisinden savaşacaktı. Haçlı ordusunun planı, bölgenin ana su kaynağı olan Celile'yi kontrol altına alıp Müslümanları susuz bırakmaktı. Ordunun merkezinde Guy, öncü birliklerin başında Raymond, artçı birliklerin başında ise Balian vardı. Tüm bu hazırlıklara karşın önemle ifade etmek gerekir ki, Haçlılar Müslümanlarla muharebe edip etmemek hususunda halen kararsızdılar. Hatta eşi kuşatma altındaki Taberiye'de bulunan Raymond eşini feda etme pahasına Taberiye'yi kaderine terketmeye veyahut fidye ödemeye sıcak bakıyordu. Ancak yapılan harp toplantısında korkaklıkla suçlanacak, diğerlerinin kararına ses çıkaramayacaktı.
Haçlı Ordusu Saflarında Savaşan Askerler
Hospitaller (St. Jean) Şövalyeleri...
(Hospitaller Şövalyeleri, 1100'lü yıllarda Kudüs'teki St. Jean Kilisesi civarlarında bir uhrevi dayanışma örgütü olarak kurulan bir yapılanmaya bağlıydılar. Kudüs'e gelen dindar Hıristiyanların daha ziyade bakım ve tedavileri ile meşgul olduklarından kendilerine "Hospitaller (Hastane - Bakımhane) Şövalyeleri" adı verilmiştir. Ekseriyetle İtalyan kökenlilerin oluşturdukları bir tarikattır. Savaşlarda kılıç, mızrak ve kama kullanırlardı. Savunma aracı olarak ise zincir demir zırhları, demir miğferleri ve kısa üçgen kalkanları vardı. 12 yaşından itibaren savaş eğitimi almaya başlıyorlardı. Evvela mızrak ve kalkan kullanma talimi yapıyorlar, sonra da kılıç kullanmakta mahir hale geliyorlardı. Hospitaller Şövalyeleri Haçlı Savaşları sonrasında Rodos ve Malta kuşatmalarında Osmanlılara karşı savaşmışlardı.)
Haçlılar kendilerine yaklaşık 4 saatlik bir yürüyüş mesafesinde bulunan su kaynaklarını denetim altına alabilmek için sabah başlatılacak bir intikalin en geç öğleden sonraya kadar başarıyla tamamlanacağını düşünseler de, Selahaddin'in savaş planlamasını bu düşünceye göre şekillendirdiğinden haberleri yoktu. Evvela su kaynaklarının denetimine ve daha sonra da susuzluktan bitâp düşecek Müslüman askerlerin üzerine saldırıp, Taberiye'yi Müslümanlardan temizlemeye dayanan Haçlı planını Selahaddin'in erken bir hareketle onları ok yağmuruna tutması değiştirdi. 3 Temmuz 1187 sabahı harekete geçen Haçlı ordusu intikale başlamasından hemen sonra Selahaddin'in okçuları tarafından ok yağmuruna tutuldular. Okçu süvariler seyyar biçimde pozisyon alıp, kümeler halinde ok atıyor ve tozu dumana katıyorlardı. Yaptıkları planlama gereği 4 saatlik bir yürüyüşle su kaynaklarına ulaşacaklarını ve mevzi tutacaklarını hesaplayan Haçlılar zaman geçtikçe yoruluyor, susuyor ve gerginleşiyorlardı. Zira Temmuz ayında bölgedeki hava sıcaklığı savaşmayıp gölge altında oturan insanlar için bile tahammül seviyesini aşacak derecedeydi. Henüz öğle saatleri gelmeden Haçlı askerlerin su mataraları boşalmaya başlamıştı. Yorulan ve yürüyüşleri yavaşlayan Haçlılar ancak akşam üzeri civarlarında Taberiye ve Saffuriye arasında yer alan Hıttin bölgesinin üst taraflarındaki bir yamaca tutunabilmişti. Karşılarında Taberiye Gölü bulunuyordu ancak aradaki Lübye Ovası boyunca Müslümanlar ordugâhlarını kurmuşlardı. Yani Selahattin'in stratejisi eksiksiz işliyordu.
Templar (Tapınak) Şövalyeleri...
(Tapınak Şövalyeleri, 12. yüzyıl başlarında Kudüs'te ortaya çıkan bir oluşumdur. Kendilerine ilk ikamet yeri olarak Hz. Süleyman mabedini seçtiklerinden "Tapınak Şövalyeleri" adını almışlardır. Köken olarak bilhassa Fransızlardan mürekkep bir tarikattılar. Öncelikli misyonları Kudüs'e gelen haçlıları korumak ve onların güvenliğini sağlamakı. Kudüs Krallığı'nda en önemli ihtiyacın Hıristiyanları koruyacak bir daimi ordu olduğunu düşündüklerinden karakter yapılarına ve ehiliyetlerine bakmaksızın hemen herkesi aralarına kabul ettiler. Böyle olunca da bağnaz, diğer Hıristiyan gruplarla işbirliğine yanaşmayan, inatçı ve kural tanımayan bir karakter kazandılar. Bu nedenle haklarında birçok menfi iddia çıktı ve nihayet 14. yüzyıl başlarında Papalık tarafından dağıtıldılar. Kullandıkları silahlar o dönemin tipik silihları olan mızrak - kılıç ve kama idi. Savaş baltası ve topuz da kullandıkları bilinmektedir. En önemli özellikleri, kendilerini tarikata adama ve savaşta teslim olmamak idi.)
Tüm bu şartlar altında her iki ordu 3 Temmuz 1187 gecesini savaş hazırlıklarını tamamlama çabasıyla geçirdi. Bununla beraber, Selahaddin'in askerleri Haçlıların artçı birliklerini kuşatma altına almayı başardılar. Böylelikle Haçlı orduları arasında sağlıklı bağlantı kurma imkanı zayıfladı. Susuzluktan ve Selahaddin'in kuşatma harekatından bunalan Haçlılar 4 Temmuz sabahı yeniden yürüyüşe geçtiler. Haçlı hareketlenmisiyle beraber Müslüman okçuların ok atışları tekrar başladı. Böylece ana muharebe de fiilen başlamış oluyordu. Göğüs göğüse çarpışılacak mesafeye gelindiğinde Haçlıların ağır zırhlı ve uzun mızraklı şövalyelerinden gözleri korkan Müslüman askerlerin moral motivasyonunu arttırmak isteyen Selahaddin ordunun safları arasında dolaşarak askerlerini teşvik edici konuşmalar yaptı. Bu esnada, İslam ordularının Memluklerinden Mengüpars'ın cesur biçimde öne atılıp, hayatını kaybetmesi üzerine Müslüman askerler cesarete gelerek hücuma kalktılar ve Haçlı piyade saflarını bozdular. Kök Böri'nin gönüllülerinden bir askerin Haçlı ordularına yakın bir alandaki otları tutuşturup, Haçlıları ateş ve duman içerisinde bırakması onları iyice zora soktu. Savaş düzeni bozulan Haçlı piyadeleri yavaş yavaş etkisiz hale getirildiler. Süvariler ise Müslüman ordularının çemberini yarmaya çalıştılar. Raymond, Balian ve Reynald bunda muvaffak oldular ise de, Kral Guy etrafındaki 150 kadar seçkin şövalyesiyle Hıttin'in tepelerinden birine tutunmak istedi. Ancak bunda başarı sağlayamadı ve esir alındı. Ayrıca Haçlılar tarafından Hz. İsa'nın çarmıha gerildiğine inanılan haç da ele geçirildi.
Haçlılar dağılmış, çoğu askeri ölmüş ya da esir edilmişti. Savaş tamamen bittiğinde Selahaddin bir otağı kurdu ve ele geçirilen Haçlı soylular ile kumandanları huzuruna çağırdı. Bunların arasında Kral Guy ile daha önce Müslüman çemberini yaran ancak sonra yakalanan Reynald da vardı. Selahaddin, Kral Guy'a ve diğer soylulara nazik davranıp onları fidye vermeleri karşılığında serbest bırakmayı taahhüt ederken Reynald'a aynı biçimde davranmadı. Müslümanlara karşı kinini sıkça ortaya koyan Reynald'ın infazını bizzat yaptı (Bazı kaynaklar Selahaddin'in iyi bir lider ve kumandan olmakla beraber mahir bir asker olmadığını belirterek, kılıcını Reynald'ın kafası yerine omuzuna indirdiğini, infazı ise yanındaki askerlerin tamamladığını belirtmektedir.). Templar (Tapınak) ve Hospitalier (St. John) şövalyeleri de diğer haçlı askerlerinden ayrı bir muameleye tutularak infaz edildiler.
Hıttin: Savaş Alanı...
Öğleye Doğru...
(Mavi renk Haçlıların, kırmızı renk ise Eyyubi ordularının hareketlerini göstermektedir.)
Selahaddin kısa bir süre sonra Kudüs'ü ele geçirdi. Bunu haber alan Hıristiyan toplumlar ise kiliselerin kışkırtmasıyla kutsal toprakların yeniden kontrolünü sağlamak için başka bir Haçlı ordusu oluşturmanın çabasına girdiler. Kudüs'ün Müslümanların eline geçişi, 1272 yılına değin sürecek 7 Haçlı seferinin meşruiyet zeminini hazırlayacaktı. Bu Haçlı seferlerinin sonucunda Hıristiyanlar bölgede bazı kazanımlar elde etseler de, Hıttin Savaşı öncesindeki kudretlerine asla kavuşamayacaklardı.
Hıttin Savaşı'nın Cereyan Ettiği Alan: Günümüzdeki Görünüm
YARARLANILAN KAYNAKLAR:
* Amin Maalouf, Arapların Gözünden Haçlı Seferleri, (Çev. Ali Berktay), Yapı Kredi Yayınları, 2011.
* David Nicolle, Knight Hospitaller (1) 1100 - 1306, Osprey Publishing, 2001.
* David Nicolle, Hattin 1187: Saladin's Greatest Victory, Osprey Publishing, 1998.
* David Nicolle - Angus McBride, Saladin and The Saracens, Osprey Publishing, 1996.
* David Nicolle, Saracen Faris A.D. 1050 - 1250, Osprey Publishing, 1994.
* Hannes Möhring, Salaheddin Eyyubi 1138 - 1193, (Çev.) Ayşe Dağlı, Kitap Yayınevi, 2008.
* Helen Nicholson, Knight Templar 1120 - 1312, Osprey Publishing, 2004.
* John France, "Hıttin", Bütün Zamanların Yetmiş Büyük Savaşı, (Ed.) Jeremy Black, (Çev.) Nurettin Elhüseyni, Oğlak Yayınları, İstanbul, 2006, (s. 61 - 64).
* Ramazan Şeşen, "Hıttin", DVİA, Cilt: 17, (s., 165 - 167).
* William Weir, Dünyayı Değiştiren 50 Savaş, (Çev.) Emine Demirtaş - Mehmet Usta), Etkileşim Yayınları, 2009, (s., 42 - 49).
Post A Comment
Hiç yorum yok :