Anadolu Merkezli Dünya Tarihi-Geçmişin İzleri
Geçmişin İzleri
1 milyon yıl önce, Afrika’da Homo erektus yaşıyordu. Daha memeliler ortaya çıkmadan önce korku canlılarda oluşmuştu. Memeliler ile birlikte sevgi de his olarak ortaya çıktı. Homo erektuslara gelindiğinde ise onlar birbiri ile ileri seviyede ve sesi de kullanarak iletişim kuruyor, aileler şeklinde sosyal bir yaşam yaşıyorlardı.
Derken 800.000 yıl önce yeni bir buzul çağı başladı. Afrika’nın iklimi değişip, kuraklaştı. Artık Afrika, Homo erektusları besleyemiyordu.
840.000 ile 420.000 yılları arasında, Afrika’dan Asya ve Avrupa’ya, geniş çapta, ilk Homo erektus göçü oldu. Homo erektuslar göçe mecbur kalmışlardı. Göç etmek için göç etmediler. Besin bulabilmek için, hayvanlar bitkilerin peşinden giderken, insanlar da hayvanların peşinden gittiler. Bu çok yavaş ve tesadüfî bir göçtü. Bir yere gidilip, orada avlanılıyor. Ve hatta senelerce o bölgede kalınıyordu. Sonra herhangi bir nedenle biraz daha ilerleniyordu.
690.000’lı yıllarda, dünyanın manyetik alanında değişme oldu. B.Ö. 120.000, 110.000, 12.000, 7000 yıllarında da, dünya manyetik alanı tekrar tekrar değişmiştir.
670.000 ile 400.000 yılları arasında, Pekin adamı adıyla tanınan Homo erektus, Çin’de Long-shan mağarasında yaşadı. Demek ki Homo erektuslar Çin’e varmış ve yerleşmişlerdi. 600.000 ile 300.000 yılları arasında, Çin’de Homo erektus ateşe sahip oldu. Homo erektusun sadece Çin’de ateşi kullanmaya başladığı söylenemez. Kuvvetli bir olasılık ile Homo erektus, gittiği her yerde ateşi kullanmaya başlamıştı (kuvvetli olasılıkla 1.000.000 ile 790.000 arası) . Daha önce de söylediğimiz gibi, ateş beraberinde etin yaygın kullanımını getirdi. Bu hem vakti boşalttı ve hem de beynin gelişmesine büyük katkıda bulundu. Bu yıllarda Homo erektuslar yamyamlık da yapıyorlardı. Yamyamlık insan tarihinde uzun süre gündemde kalmıştır.
600.000 ile 250.000 yılları arası, Homo Heidelbergensisler Avrupa’da belirdiler. Heidelbergensisler Homo erektusun evrimi sonucu oluşmuş bir dalıydı.
430.000 de dünya sıcak bir dönem yaşıyordu. Bu dönemin en sıcak dilimi 28.000 yıl sürdü.
400.000 yılından sonra İnsan, Kurt birlikteliği ve rekabeti oluşmuştur. Bu tarihten sonra, İnsanlar ve kurtlar aynı bölgelerde avlanıp, birbirlerine yakın yaşamaya başlamışlardır. Bu rekabet nerede ise, günümüzden birkaç asır önceye kadar sürecektir. İnsanların kurtları elimine etmesi ancak nüfuslarının çoğalması ve teknikte iyice ilerleyip, otomatik ateşli silahlara sahip olmaları ile mümkün olabilmiştir. İnsan kurt rekabeti aynı zamanda birlikteliği de beraberinde getirecektir. Bazı kurtlar rekabeti devam ettirirken, bazıları insanla birlikte davranmayı tercih edeceklerdir. Böylece köpek hayatımıza girecektir.
Yine bu tarihlerde bütün uzak atalarımız, Neanderthaller, Heidelbergensisler ve erektuslar, kendi klanları içinde, birbirleri ile iletişim kurabilmekteydiler. Bu iletişimde vücut dili önemli bir yer tutuyor, ses de iletişim aracı olarak kullanılıyordu. Ancak atalarımız, hece hece ses çıkaramadıklarından, konuşma öncesi diye adlandırabileceğimiz bir tür sesli iletişim kuruyorlardı. 300.000 li yıllarda, önemli bir gelişme meydana geldi. Uzak atalarımızın çene yapısı, hece hece konuşmaya müsaade edecek şekilde değişikliğe uğradı. Daha önce, yeteri kadar kıvrık olmayan çene kemiği (düze yakın) yukarı bükülmüş ve kıvrılmıştı. Böylece gırtlağın (hançerenin) yukarı aşağı hareketi imkân dâhiline geldi. Bu da, hecelemeyi mümkün kıldı. Artık, uzak atalarımız daha anlamlı sesler çıkarabiliyordu. Konuşmanın yolu açılmıştı.
Silahlarda da önemli gelişme oldu. Atalarımız tahtadan yapılmış zıpkını kullanmaya başladılar. Bunlar, üzerinde düşünülerek, titizlikle yapılmış silahlardı. Almanya Hannover yakınlarında ki eski bir gölde, çok sayıda Ladin ağacından yapılmış zıpkın bulunmuştur.
Atalarımız, bütün eski dünyada dağınık ve seyrek bir biçimde yaşam mücadelesi verirken, bunların bir kısmı da İstanbul Yarımburgaz’daki mağarayı kendilerine yaşam yeri olarak seçmişlerdir (B.Ö. 370.000 ile 270.000 tarihleri arası). İstanbul Yarımburgaz’dakilerle aynı dönemde, orta Sibirya’da yaşayanlar, balık kurutma tezgâhlarında balıklarını kurutarak besinlerini saklamaya başlamışlardı. Uzak atalarımız, artık gün geçtikçe besin saklama metotlarını geliştireceklerdir.
Bu dönemde ve daha sonra uzun bir süre, insanlar mağaralarda yaşamışlardır. B.Ö. 300.000 yıllarında, kuzey Sibirya’da yaşayan insanlar, kendi elleri ile yaptıkları yerleşimlerde yaşıyorlardı. Yani sosyal yaşamda ve teknikte epey ilerlemişlerdi.
B.Ö. 300.000 yılı ile 200.000 yılları arasına geldiğimizde ise, Homo eraktustan, Homo sapiens evrimleşmiştir. 1988 yılında, 147 değişik ırktan kadının plasentası üzerinde yapılmış olan DNA analizleri, herkesin, 200.000 yıl önce Afrika’da yaşamış olan bir grup akraba kadından geldiğine işaret etmektedir. Yani, Afrika’da Homo sapiens ortaya çıkmış ve bir dişi Homo sapiensden üreyenler dünyaya yayılarak, bugünkü bizleri oluşturmuştur.
Uzak atalarımızın beyinleri yani kafataslarının hacmi, geçtiğimiz milyonlarca yıl içinde sürekli büyümüştü. B.Ö. 250.000 yılına geldiğimizde, kafatası büyümesinin durduğunu görüyoruz. Bunu konuşma için olan gelişmenin durması ile açıklayabiliriz.
B.Ö. 300.000 ile 200.000 yılları arasında, kuzey İspanya’da Sierra de Atapuerca’da bulunan fosillerden anlaşıldığına göre, Neanderthaller gelişmeye başlamışlardır. Alet kullanıyorlardı, örneğin, yemekten sonra dişlerini ve diş aralarını, ince dalları kürdan gibi kullanarak temizliyorlardı.
Post A Comment
Hiç yorum yok :