Anadolu Merkezli Dünya Tarihi-Shang Hanedanı
Şimdi yine Asya’nın diğer ucuna gidip, Çin’de olup bitenlere bir göz atalım. M.Ö. 1766 tarihinde Shang (Şang, Yin) hanedanının yükselmesi ile Şa hanedanı son buldu. Shang (Şang) hanedanı, Çin'i M.Ö. 1766 dan 1122 ye kadar 650 yıl civarında yönetmiştir. M.Ö. 1766 tarihinde, Tang adlı bir kral, Şa hanedanının son imparatorunun ahlaken çöktüğünü iddia ederek, Şa hanedanını devirmiş ve yerine Shang hanedanını kurmuştur. Shang kayıtlarına göre, Şa'nın son imparatorunun en büyük zevki, kraliçe ile birlikte bir şarap gölünde kayıkla gezinirken, etrafta bulunan binlerce çıplak kadın ve erkeğin yemek yiyip, seks yapmalarını seyretmekti.
Shang krallığının merkezi, bugünkü Henan bölgesinin yüksek alanlarıdır. Hâkimiyet alanı, zamanla kuzeybatıda Kansu, güneyde Yangzi vadisine kadar yayılmıştır. Shang döneminde halk hala taş aletler aracılığı ile tarım yapıyordu. Bununla beraber, tarım çalışmalarına yardımcı olabilmek için ilk astronomik gözlemler bu dönemde başlamıştır. Bu dönemde, manda ehlileştirilmiş, sulama kanalları ile çeltik üretimine başlanmıştır. Ticarette ise kalay ve sedef en önde gelen ticaret kalemleriydi.
Shang döneminin belirgin özellikleri şunlardır. Silah ve dini merasim çanakları için bronz kullanıyorlardı. Yazı yazmada çok ustalaşmışlardı. Atlı savaş arabaları vardı. Tutarlı bir idari yapı kurmuşlardı. Sıkıştırılmış toprak ile çok yüksek duvarlar yapabiliyorlardı. Anıt mezarlara gömülüyorlardı. İnsan emeğini örgütleyebilme yeteneği üst düzeydeydi. Değişim aracı olarak tropik deniz kabuklarından yapılan paralar kullanıyorlardı. Şaman dininin az değişmiş bir versiyonu vardı. Ata ruhlarına inanıyor ve değer veriyorlardı.
Shang’lar yerleşik düzene geçmiş aileler (kabileler) tarzında yaşıyorlardı. Kendi aralarında 10 ana gruba ayrılmışlardı. Bu gruplardan biri, hükümdarın içinden çıktığı imparatorluk ailesiydi. Hükümdar hala tam bilinmeyen bir takım kurallara göre, Hükümdar ailesi içinden Shang kabilelerince seçiliyordu. Her zaman olmasa bile çoğunlukla, taht ölen kralın kardeşlerine ve en genç kardeşten de
kralın oğluna geçiyordu. Bu hükmetme âdetinin ilerde görüleceği gibi Türklerde de böyle olduğunu burada hatırlatalım. Hükümdar ve ailenin erkekleri, ilk eşlerini Shang’lar arasından seçiyorlardı. Ondan sonra gelen karıları ise Shang olmayan kabilelerden seçilebiliyordu.
Bir fikri anlaşılır kalıplar içinde ifade eden Çin yazısı sembolik anlatıma çok uygundur. Bu yazı biçiminde, bilgisi artan, derinliği artan kişi diğerlerinden daha fazla anlam çıkarabilir. Bu yanıyla da Çin yazısı büyü, tılsım, fal, kehanet gibi okült uygulamalara çok müsaittir. Çin’de toplumun hemen hemen her sınıfından insan okült uygulamalarla ilgilenmiştir Ayrıca okült uygulamalarda kadın veya erkek ayırımına rastlanmaz. Bu durum diğer birçok ülkede görülmeyen bir şeydir.
Büyü, tılsım, fal, kehanet gibi okült (gizemli) şeylerle uğraşılıyorsa hemen sembolik anlatımlarla karşılaşılır. İşin doğası sırlar ve hatta nihai sırlarsa uluorta açıklanmaz “ Arif olan
veya hak eden öğrensin “ mantığı geçerlidir. Çin’de ulaşılan bu anlamdaki bilgiler bize diğer birçok medeniyete göre daha derli toplu bilgi vermektedir. Küçücük bir muska neredeyse kime ne için bilgisini hemen açıkça sunmakta, varsayıma pek ihtiyaç bırakmamaktadır
“ Kehanet kemiklerinin “ okunması ile efsane sanılan birçok tarihi olayın gerçek parçaları ve toplumun inançları ve gizemli arayışları ortaya çıkarılmıştır. Üstünde yazılar olan sığır kürek kemiklerinin, kaplumbağa kabuklarının kehanetle ilgili düzenli çalışma notları olduğu anlaşılmıştır. Kehanet için hayvanın kürek kemiği veya kaplumbağanın kabuğu özel bir ayin eşliğinde, akkor haline getirilmiş ateşte kızdırılmış demir çubukla tutuşturulur, alevlerin kemiği yakıp bir süre sonra sönmesiyle ortaya çıkan şekiller, çatlaklar yorumlanırdı. Kehanet kemiklerinde Tanrılara sorulan soruların yorumları sistematik bir şekilde kaydedilmişti. Bu yöntem Shang döneminde yaygın bir şekilde kullanılmıştır.
Çin tarihçisi Bayan Li Yinhe’ya göre erkek homoseksüelliği ile bulunabilen en eski kayıtlar Shang Hanedanı dönemine rastlar. Shang Hanedanlığının kayıtlarındaki “ Luan Feng “ terimi homoseksüelliği tanımlamak için kullanılmıştır. Ama kayıtlarda kadınlar arasındaki eşcinselliğe dair bir yazıya rastlanmamıştır ki bu oldukça ilginçtir. Sülale sülale tüm kayıtların izi sürüldüğünde Çin tarihi boyunca homoseksüelliğin hep var olduğu, hiç bir zaman yok olmadığı da görülmüştür.
Çin takvimine ait kayıtlar, Shang zamanındaki kehanet kemiklerinin incelenmesi ile M.Ö. 14. yüzyılda, güneş yılının 365 ¼ gün olarak bilindiğini göstermektedir. Shanglar 29 ½ günlük
ay döngülerini de biliyorlardı. Çin’de takvim bilgileri kutsaldı. Bu gözlem ve kayıtlar iki milenyumdan fazla bir zaman için düzgün bir şekilde tutulmuştur. Bunun en önemli nedeni, imparatorun başarısının ve dolayısıyla halkın refahının, gök olaylarının doğru ve düzgün takibi ile ilişkilendirilmiş olmasıdır.
Shang krallığının merkezi, bugünkü Henan bölgesinin yüksek alanlarıdır. Hâkimiyet alanı, zamanla kuzeybatıda Kansu, güneyde Yangzi vadisine kadar yayılmıştır. Shang döneminde halk hala taş aletler aracılığı ile tarım yapıyordu. Bununla beraber, tarım çalışmalarına yardımcı olabilmek için ilk astronomik gözlemler bu dönemde başlamıştır. Bu dönemde, manda ehlileştirilmiş, sulama kanalları ile çeltik üretimine başlanmıştır. Ticarette ise kalay ve sedef en önde gelen ticaret kalemleriydi.
Shang döneminin belirgin özellikleri şunlardır. Silah ve dini merasim çanakları için bronz kullanıyorlardı. Yazı yazmada çok ustalaşmışlardı. Atlı savaş arabaları vardı. Tutarlı bir idari yapı kurmuşlardı. Sıkıştırılmış toprak ile çok yüksek duvarlar yapabiliyorlardı. Anıt mezarlara gömülüyorlardı. İnsan emeğini örgütleyebilme yeteneği üst düzeydeydi. Değişim aracı olarak tropik deniz kabuklarından yapılan paralar kullanıyorlardı. Şaman dininin az değişmiş bir versiyonu vardı. Ata ruhlarına inanıyor ve değer veriyorlardı.
Shang dönem giysisi |
kralın oğluna geçiyordu. Bu hükmetme âdetinin ilerde görüleceği gibi Türklerde de böyle olduğunu burada hatırlatalım. Hükümdar ve ailenin erkekleri, ilk eşlerini Shang’lar arasından seçiyorlardı. Ondan sonra gelen karıları ise Shang olmayan kabilelerden seçilebiliyordu.
Bir fikri anlaşılır kalıplar içinde ifade eden Çin yazısı sembolik anlatıma çok uygundur. Bu yazı biçiminde, bilgisi artan, derinliği artan kişi diğerlerinden daha fazla anlam çıkarabilir. Bu yanıyla da Çin yazısı büyü, tılsım, fal, kehanet gibi okült uygulamalara çok müsaittir. Çin’de toplumun hemen hemen her sınıfından insan okült uygulamalarla ilgilenmiştir Ayrıca okült uygulamalarda kadın veya erkek ayırımına rastlanmaz. Bu durum diğer birçok ülkede görülmeyen bir şeydir.
Büyü, tılsım, fal, kehanet gibi okült (gizemli) şeylerle uğraşılıyorsa hemen sembolik anlatımlarla karşılaşılır. İşin doğası sırlar ve hatta nihai sırlarsa uluorta açıklanmaz “ Arif olan
veya hak eden öğrensin “ mantığı geçerlidir. Çin’de ulaşılan bu anlamdaki bilgiler bize diğer birçok medeniyete göre daha derli toplu bilgi vermektedir. Küçücük bir muska neredeyse kime ne için bilgisini hemen açıkça sunmakta, varsayıma pek ihtiyaç bırakmamaktadır
“ Kehanet kemiklerinin “ okunması ile efsane sanılan birçok tarihi olayın gerçek parçaları ve toplumun inançları ve gizemli arayışları ortaya çıkarılmıştır. Üstünde yazılar olan sığır kürek kemiklerinin, kaplumbağa kabuklarının kehanetle ilgili düzenli çalışma notları olduğu anlaşılmıştır. Kehanet için hayvanın kürek kemiği veya kaplumbağanın kabuğu özel bir ayin eşliğinde, akkor haline getirilmiş ateşte kızdırılmış demir çubukla tutuşturulur, alevlerin kemiği yakıp bir süre sonra sönmesiyle ortaya çıkan şekiller, çatlaklar yorumlanırdı. Kehanet kemiklerinde Tanrılara sorulan soruların yorumları sistematik bir şekilde kaydedilmişti. Bu yöntem Shang döneminde yaygın bir şekilde kullanılmıştır.
Çin tarihçisi Bayan Li Yinhe’ya göre erkek homoseksüelliği ile bulunabilen en eski kayıtlar Shang Hanedanı dönemine rastlar. Shang Hanedanlığının kayıtlarındaki “ Luan Feng “ terimi homoseksüelliği tanımlamak için kullanılmıştır. Ama kayıtlarda kadınlar arasındaki eşcinselliğe dair bir yazıya rastlanmamıştır ki bu oldukça ilginçtir. Sülale sülale tüm kayıtların izi sürüldüğünde Çin tarihi boyunca homoseksüelliğin hep var olduğu, hiç bir zaman yok olmadığı da görülmüştür.
Çin takvimine ait kayıtlar, Shang zamanındaki kehanet kemiklerinin incelenmesi ile M.Ö. 14. yüzyılda, güneş yılının 365 ¼ gün olarak bilindiğini göstermektedir. Shanglar 29 ½ günlük
ay döngülerini de biliyorlardı. Çin’de takvim bilgileri kutsaldı. Bu gözlem ve kayıtlar iki milenyumdan fazla bir zaman için düzgün bir şekilde tutulmuştur. Bunun en önemli nedeni, imparatorun başarısının ve dolayısıyla halkın refahının, gök olaylarının doğru ve düzgün takibi ile ilişkilendirilmiş olmasıdır.
Post A Comment
Hiç yorum yok :