Anadolu Merkezli Dünya Tarihi- Çatalhöyük
Çatalhöyük
Anadolu’da ise, Çatalhöyük’te (Konya Karaman arasında), M.Ö. 7400 yılında (B.Ö. 9400) bir yerleşim kurulmuştu.
Toros dağlarından Konya ovasına akan Çarşamba çayı Çatalhöyük’ü iki kısma ayırır. Konya ovası, bundan 18.000 yıl öncesine kadar bir çanak gölüydü. Bu göl, o tarihten sonra ufalmaya ve ova ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu bakımdan, Çatalhöyük, eski göl alanındaki hayvancılığa çok müsait otlaklar ile sulak ve verimli alüvyonal tarım arazisinin birleştiği bir kesimde yer almaktadır.
Bu yerleşim 140 dönümü kaplayan bir şehir yerleşimidir, o dönemde Çatalhöyük’te 8000 kişi yaşıyordu. Evler kesme kerpiçten göz, göz olarak yapılmış ve birbirine yapışık düzenlenmişti. Görüntüye bakıldığında, insana arı kovanına bakıyormuş izlenimini veren bir görüntüdür. Evler bir kaç dikdörtgen odadan oluşmuştur. Odalar genellikle 25 m2 büyüklüğündedir. Çatıları düzdür ve odalara çatıdan tahta merdivenlerle inilir. Çatılar toplumsal yaşam merkezleridir ve evler arası ulaşımı sağlarlar. Evlerin dışa dönük yüzlerinde kapı ve pencere yoktur. Bu yüzden, kentin kendi, bir savunma sistemi oluşturmaktadır. Evler, birbirinden yüksek yapılmıştır. Evlere, komşu evin çatısından uzatılan bir merdiven aracılığı ile düz dama açılan bir kapı veya kapaktan giriliyordu. Pencereler ise çatının hemen altındaydılar. Yapı malzemesi olarak, alüvyon ovanın bolca sunduğu çamur (kerpiç) kullanılmıştır. Yerleşimin kendisi, önceden planlanmış ve mimari bir kavrama göre yapılmıştır. Çatalhöyük şehri, her yönüyle gelişmiş bir soyut düşüncenin varlığını kanıtlamaktadır. Evlerin dışları çamur ile sıvanmıştır. Ağaç dikmeler ve yatay ağaç hatıllarla çatı desteklenmiştir. Bu çok önemli Neolitik merkezin, ilerki tarihlerde inşa edilen katmanlarında, ağaç dikmelerin yerini, belirli aralıklarla konmuş " paye " ler almaktadır. Paye dikdörtgen kesitli duvar çıkıntısı veya yarım sütundur.
Evler, mezarlar ve tapınma yerleri yan yanadır. Ölülerini gömen Çatalhöyük insanları günlük yaşamlarını atalarının mezarlarının yanında geçiriyorlardı. Evlere girildiğinde, giriş merdiveni, ocak, fırın ve deponun güney yönünde yer aldığı görülür. Duvarlara bitişik konan kerevitler hem oturmak ve hem yatmak için kullanılıyordu. Ölüler evlerin içine, bu kerevitlerin altına gömülüyordu.
Duvarlar boya ile panolara ayrılmıştır. Panoların içleri kırmızı boya ile boyanarak, duvarlara estetik bir görüntü verilmiştir. Odalarının içinde ateş yaktıklarını ve zaman zaman odalarının duman içinde kaldığını, yaşlılarının ciğerlerinin dolan karbon nedeniyle biliyoruz. Kimi evler kutsal tapınma yerleri olarak yapılmıştır. Tapınma mahalleri hayvan boynuzları veya bunların yapay benzerleri ile süslenmiştir. Ayrıca duvarlara renkli resimler yapılmıştır. Bu resimler paleolitik mağara resimlerine çok benzemektedirler. Bu resimlerde avlanan ve vahşi hayvanları kızdıran insanlar, başsız cesetleri gagalayan akbaba imgeleri, boğa başları vb... vardır. Bu resimler sayesinde, bundan 9000 yıl önce Çatalhöyük’te yaşayan insanların görünüşleri, giysileri, etkinlikleri konularında bilgiler edinilmektedir.
Ayrıca taştan yontulmuş veya kilden yapılmış küçük insan ve hayvan heykelcikleri (leopar heykelleri, ana Tanrıça, ...); alet yapımında kullanılan kemikler; ok, topuz, mızrak gibi silahlar; sepet ve hasır izleri; eğirme dokuma aletleri ve büyük bir şans eseri olarak bozulmadan kalabilmiş ve bulunabilmiş olan dokunmuş kumaş; Akdeniz kökenli deniz kabukları; bu bölgede bulunmayan maden filizleri; boyalar; süslemesiz toprak kaplar; ağaçtan yapılmış kaplar; fosilleşmiş tahıl bulunmuştur. Bütün bunlar bize, ekonominin temeli olarak sulu tarımın yapıldığını, evcil hayvan beslendiğini, avcılığın da temel bir uğraş olarak devam ettiğini, en azından Akdeniz kıyıları ile bir ticari ilişki olduğunu göstermektedir. Nil nehrinden sepet ve Kapadokya’dan doğal cam ithal edildiği netleşmiştir.
Burada toplu yaşam, şehir, sanat, tarım, hayvancılık, ticaret, avcılık ve savaşçılık vardır. Bu çok eski bir kültürdür, bu kadar eski bir kültürün daha önce Anadolu’nun dışında geliştiğine dair elimizde herhangi başka bir bulgu yoktur. Anadolu’nun bu ilk insanları kimdir? Tabii bilmiyoruz. Ama mağara adamı diyebileceğimiz ilk Homo sapienlerin avcı ve toplayıcı ekonomilerinden, yerleşik düzene ve yarı tarım ekonomisine geçişleri, Çatalhöyük’te gözler önüne serilmektedir.
Post A Comment
Hiç yorum yok :